![]()
Abdullah Sevim KULFANİ
Müminlerin Şiarı Adalet Olmalı…
08/05/2017 Rahman ve Rahim Olan ALLAH’ın Adıyla, ALLAH’ın selamı ve bereketi
üzerinize olsun değerli okuyucularım, Adaletsiz
davranma sorunumuz, bir bomba misali, herkesin elinde lakin, herkes üstünden
atmaya çalışıyor. O bomba
bir gün patlarsa, olan hepimize olacak, farkında bile değiliz. ALLAH
celle celalühünün yeryüzündeki genel yasası SÜNNETULLAH’tır. Bu yasanın ALLAH’ ın
yeryüzündeki sünnetinin üç sac ayağı
vardır: Fiziksel Yasa, Biyolojik
Yasa ve en önemli mihenk taşı Toplumsal Yasa… Allah
bu dünyada ateşi, önüne gelen her şeyi yakması için yaratmıştır. Bu gerçek
kaçınılmazdır. Gerekli tedbir alınmadığı sürece, fakir zengin ayrımı yapmaz,
evi ocağı ALLAH muhafaza yanabilir. Kainatta ki Her şey müthiş bir düzenle
işler, ve bunların tamamı fiziksel yasanın gereğidir. Aynı şekilde insan doğar, büyür, gelişir,
beslenir, nefes alır ve bir gün ölür, ölümden öncesi de hakikattir. Ve bu
Biyolojik bir yasadır. İşte
konumuzu , bizi ilgilendiren en önemli husus ise, Toplumsal Yasada gizli “Adaleti
tesis edemeyen toplumlar yıkılmaya mahkumdur.” Roma’nın, Bizans’ın, Perslerin
hatta Osmanlımızın son dönemleri… Bizans halkına zulmettiği, Osmanlı ise adaletle hükmettiği için, Bizans
toprakları İstanbul’umuz Müminlerin diyarı olmuştur. Maalesef ki Osmanlının son
dönemlerinde batıya çalışan, gözünü makam ve hırs bürümüşlerin hataları
yüzünden birçok toprağı yitirmişiz. Bugünümüzü sorgulamak istiyorum, acaba
tarihten yeterince ders alabildik mi? Görülüyor
ki toplumsal olarak, her birimizin ortak sorunu olan Adaletle hükmedemeyişimizi,
hep birbirimizin kucağına atıyoruz. Torpil yapılıyor, şöyle adaletsiz
davranılıyor diyerek, yaygara kopararak mesuliyetlerimizi üzerimizden asla
atamayız. Biz hangi işi,
nerede ne kadar doğru yaptık ki, neyi bekliyoruz!!! Kuru tartışmalarla
birbirimizi, yöneticilerimizi suçlayarak, bir yere varamayacağımızı, türkler
şöyle, kürtler böyle, suriyeliler şöyle,şiiler böyle, sünniler şöyle yaptı
diyerek, kendi kendimizi müslümanlar
olarak kategorize ederek, kurtulamayacağımızı anlamamızın vakti geldi de
geçiyor bile… Sorun
toplumsal olarak hepimizde ve ALLAH ın buyruğudur “ Nasılsanız öyle
yönetilirsiniz” emri… Önce biz değişmeliyiz, önce evlad yetiştirmeyi bilmeliyiz,
kimsenin malına, namusuna el uzatmamayı öğretmeliyiz. İyi yapılan işlerinde,
kötü yapılan işlerinde bizim elimizle olduğunu bilmeliyiz. Özellikle Öğretmen
olarak bizlerin ve imamlarımızın bu hayattaki sorumluluğu herkesten daha
fazladır. Ve
insan yetiştiren bu mesleklerin mensupları, nesil yetiştirmeye dikkat etmeli, ebebeynler anne ve babalar ise, nesillerin
yetişmesi için, kol kanat germeli. Bu noktada sorumlulara yardım etmelidir.
İşte toplumsal olarak, bu bilinci yakaladığımız zaman kazanacağız, Adaletle
hükmeder hale geleceğiz. Belki bugünlerde sıkıntılı süreçler geçireceğiz amma
nesil yetiştirirsek, ADALETLİ ADAMLARI
sahaya sürmeye devam edersek, daha güzel günleri yakalayacağız İNŞAALLAH. O
zaman kulak verelim, dikkat kesilelim Rahmanın ayetlerine, “Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı,
yakınlara yardım etmeyi emreder; hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar.
O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.” Ayetteki
ilk emir, namaz gibi oruç gibi ADALETLE hükmetme emri… Mümin sadece namaz
kılmaz, adaletle de hükmeder… Her Cuma hutbesinde
İmamın dillendirdiği hakikat, Her hafta dillendiriyor
diye çok yapılan değil, Aksine atlanılan, uygulanması
için ikaz edilen, bir Hakikattir ADALET, Bırak başkalarını
sen nerdesin Azizim!!! Adaletin timsali
misin? bunu anlat bana, bırak kendini temize çıkarmayı ey nefsim, ey kardeşim… ALLAH
Celle Celalühü’ nün 99 Esmasından; El ADL, El MUKSİT, Adil O dur, Adaletle
Hükmeden O dur. Rabbinin
yolunda yürüyen şaşmaz yıkılmaz; verilen görevi, insanllığını, kulluğunu Adaletle
yerine getirir. Yine
Nisa Suresi 40. Ayeti Celilede: Şüphesiz Allah (hiç kimseye) zerre kadar zulüm
etmez. (Yapılan) çok küçük bir iyilik de olsa onun sevabını kat kat arttırır ve
kendi katından büyük bir mükâfat verir. Kafir
bile olsa dünyada çalıştığının karşılığı vardır, kim çalışıyorsa mücadele
ediyorsa o emeğinin karşılığı vardır, ister rahmet ister zillet… Dünya da
böyledir. Ahirette ise çalışma değil iyiye çalışmanın hayra teşvikin mükafatı
vardır. Kötününde karşılığı cezadır, ALLAH adildir uyarıyor!!! ADALET
olmadan çirkinlikler, azgınlıklar, hayasızlıklar… günaha kirliliğe dair her ne
varsa, adalet tesis edilmeden o toplum temizlenmez, adalet ne kadarsa o toplum,
o kadar temizdir. Bizler
toplum olarak, bireysel olarak hayatımızda Adaletli davranmayı şiar
edinebiliyor muyuz? Anne
Babamız ile Eşlerimizin arasında, evladlarımız, akrablarımız, komşularımız
arasında, kardeşlerimiz arasında, emrimiz altındakiler arasında ne kadar
Adaletle hükmedebiliyoruz? Daha ötesi düşmanımıza dahi
adaletle yaklaşabiliyor muyuz? İşte düşmanına dahi adaletle
yaklaşan Rasulullah sallallahu aleyhi vessellem, O ki Yahudiler
bir Annemizin başörtüsüne saldırdığı vakit, o Yahudilere harb ilan etmiş
olmasına rağmen, Bir gün
yanından bir cenaze geçerken ayağa kalkmıştı, Sahabe Efendilerimiz kendisine bunun bir yahudi cenazesi olduğunu
söyleyince sahabelere: Bu da bir insan
değil mi? diye buyurmuştu.(Müslim-Cenaiz,78)İnsana gereken değeri vermek buydu ve bu adaletin
gereğiydi. Yine Adaletiyle gönülleri fetheden, heybetiyle dünyayı titreten,
herkese hakkını veren Hz. Ömer Adaleti, Kur’an ahlakının gereği olarak, herkese
eşit davranmış; soyluluk, zenginlik, akrabalık, makam gibi unsurların adaleti
engellemesine kesinlikle izin vermemiştir. Bu Hususta O’nun yanında asla Efendi
ve köle arasında fark olmamıştır. Suriye’de Gassani
Hükümdarı Cebele Müslüman olmuş, Hazreti Ömer de bunun Müslüman oluşundan
memnun kalmıştı. İyi bir törenle Medine’ye gelmişti, bu sırada Hacca gelmiş
olan yüzlerce köleden birisi yanlışlıkla elbesesine basmış, Hükümdar Cebele
dayanamamış köleye bir yumruk sallamış ve zavallının burnunu kırmıştır, köle
ise bu durum üzerine Hz. Ömer’e şikayete gelmiştir. Hz.
Ömer Cebeleyi hemen sorguya çekince, Hükümdar Cebele: Köle, eteğime bastı. Saygısızlık gösterdi. Ziyaret
yeri olmasaydı, başını kılıçla ikiye ayıracaktım,deyince Hz.Ömer: “Sen suçunu itiraf ettin, Şimdi,
onu memnun etmeye çalış! Yoksa aynı muameleyi sana yapmasını emredeceğim,
dedi. Cebele şaşırdı ve: “Ya
Emir! Bu nasıl olur? Ben hükümdarım. O, âdi bir köle değil mi?”Hz. Ömer: Müslümanlıkta hükümdarlık, kölelik yok.
Eşitlik var. Bir Müslüman diğerlerinden ancak takva ile ayrılır. Buyurdu, işte
Mümin Adaleti, Hz. Ömer Adaleti… Bu mesele Namazımızdan
orucumuzdan zekatımızdan az önemli bir mesele değildir.
“ ADALET TOPLUMUN ŞAH
DAMARIDIR.” Ve bu önemle karşımızda durmalı, bu önemle yaşanmalıdır. Haftaya görüşebilmek ümidiyle
ALLAH’a emanet olunuz. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |